Kripto cüzdanları anlamak ve doğru cüzdanı seçmek

İster geleneksel yatırım araçları, ister kripto olsun, varlık sahibi olmanın en doğal sonucu onları güvenli bir şekilde saklama ihtiyacıdır. Türk lirası, döviz, altın gibi varlıklarınızı isterseniz yastığınızın altında saklayabilir ya da bir banka hesabına yatırabilirsiniz (artık hangisinin daha güvenilir olduğuna siz karar verin). Peki dijital varlıklarınızı nasıl saklayabilirsiniz? Birler ve sıfırlardan oluşan “varlıklar”ın güvenli bir ortamda olduğundan nasıl emin olabilirsiniz? “Ortam” dediğimiz şey nedir? Evinizdeki bilgisayar mı? Uzaktaki bir sunucu mu? Bu sorularınızın cevabına giden meşakkatli yol kripto varlıkların alameti farikası “dağıtık ağ” konseptini anlamaktan geçiyor.

Merkezi vs dağıtık

Öncelikle şuradan başlayalım; tüm dünyada bankacılık sistemi merkezidir. Bu ne demek? Örneğin, eğer maaşlı bir çalışansanız, şirketiniz maaşınızı ay sonunda banka hesabınıza havale etmek istediğinde, bankanız, şirketinizin hesabından sizin maaşınız kadar bakiyeyi düşer ve bu bakiyeyi sizin hesabınıza ekler. Tüm olay elbette günümüz bankacılık sistemleri sayesinde otomatik gerçekleşir. Bankanız bünyesindeki tüm varlıklar ise T.C. Merkez Bankası’nın denetimindedir. Her şeyi denetleyen biricik bankamızın adından da anlaşılacağı üzere tüm varlıklarımızın bir “merkezi” vardır ve bu durum tüm diğer ülkelerde benzer şekilde işler.

Kripto varlıklar ise dağıtıktır. Peki bu ne anlama geliyor? Örneğin, sınırları zorlamak isteyen şirketinizin size kripto varlık cinsinden ödeme yapmak istemesi durumunda, bu transfer ortak bir bilgisayar ağı aracılığıyla gerçekleşir (Ethereum ya da Bitcoin ağı gibi). Bu sırada, teorik olarak basit ancak anlatısı görece uzun şu olaylar gerçekleşir;

  • Transfer isteği ağdaki bilgisayarlara bir bilgi “bloğu” olarak gönderilir.
  • Ağdaki bilgisayarların bir kısmı adeta bir vezne gibi bu yeni bloğu doğrulayarak transferi onaylar. Buradaki kilit nokta, transfer onayını merkezi bir bilgisayar değil, ağdaki rastgele ve birden fazla bilgisayar verir.
  • Bu yeni ve onaylanmış blok, daha önce onaylanmış blokların da olduğu bir zincire değiştirilemez şekilde kaydedilir. Blok-zincir tanımı buradan gelir.
  • Blok, zincire kaydedildiğinde maaşınızın transferi gerçekleşmiş olur. Ağdaki herhangi biri bu bloğa göz attığında ilgili varlığın sizin cüzdanınıza aktarıldığını görebilir. (Tabii ki adresin kime ait olduğu blokta yazmaz, sadece gönderen ve alıcı adresi vardır)

Kripto cüzdan nedir?

Kripto cüzdanları (ya da kripto varlık cüzdanları) tüm bu kripto varlıklarınızın transferini gerçekleştireceğiniz ve kontrolünü sağlayacağınız yerdir.

Cüzdan türlerine geçmeden önce “anahtar” kavramından kısaca bahsetmek istiyorum çünkü cüzdan türleri anahtarlarınızın nasıl saklandığı ile doğrudan ilgilidir. Bir kripto cüzdanı üç anahtardan oluşur: Açık (Public), Ana (Master) ve Özel (Private).

  • Açık anahtar, size ödeme yapılabilmesi için başkalarıyla paylaşabileceğiniz bir adres gibi çalışır. IBAN adresiniz gibi düşünebilirsiniz.
  • Ana anahtar cüzdanınıza erişmenizi sağlar ve banka hesabınızdaki kullanıcı adı ve şifrenize benzer bir işlev görür.
  • Özel anahtar, kripto cüzdanınızdaki adresleri kontrol etmenizi sağlar. Bir kripto cüzdanında birden fazla adresiniz olabilir ve her adresin farklı özel anahtarı vardır.

Ana ve özel anahtarlar, sadece size aittir ve kimseyle paylaşmamanız gerekir. Başka bir deyişle, açık anahtarınız insanların size varlık göndermesini sağlarken, ana ve özel anahtarınız varlıklarınızın tüm kontrolünü sağlar.

Kripto cüzdan türleri

Kripto cüzdanlar iki ana gruba ayrılır; sıcak ve soğuk cüzdanlar. Sıcak cüzdanlar internete bağlı cihazlarınızda kullanabileceğiniz yazılımlar iken soğuk cüzdanlar ise çevrim dışıdır.

Sıcak cüzdanlar

Özel ve ana anahtarlarınızı şifrelenmiş bir şekilde saklayan, internete bağlı cihazlarınızda kullanabileceğiniz yazılımlardır. Kullanım yerlerine göre;

  • Mobil cüzdanlar: Paribu Self gibi telefonunuzda kullanabileceğiniz uygulamalardır.
  • Masaüstü cüzdanlar: Bilgisayarınızda kullanabileceğiniz uygulamalardır.
  • Web tabanlı cüzdanlar: Bir web sitesi ya da borsa aracılığıyla erişebileceğiniz cüzdanlardır.

Soğuk cüzdanlar

Anahtarınızı sakladığınız, internetle ilişkisi olmayan her ortam bir soğuk cüzdan olarak nitelendirilebilir. Soğuk cüzdanlar saklanma yöntemine göre iki türe ayrılır;

  • Donanım cüzdanı (Hardware wallet): Özel anahtarınızı şifreli bir şekilde saklamanız için geliştirilmiş özel usb ya da bluetooth aygıtlarıdır,
  • Kağıt cüzdan (Paper wallet): Sadece varlık göndermek ve almak amacıyla kullanacağınız, anahtarınızı not ettiğiniz her türlü fiziksel ortam bu kategoriye girebilir. Silinmeyecek şekilde üzerine işlenmiş metal plaka ya da basit bir kağıt bile olabilir. Bunu banka kartınız gibi düşünebilirsiniz.
Kağıt cüzdan (paper wallet)

Custodial vs Non-Custodial. Cüzdanınızın tüm kontrolünün sizde olduğuna emin misiniz?

Tüm bunların yanında, cüzdanınızın oluşturulma şekline ve sahipliğine göre iki çeşidi daha vardır:

  1. Non-Custodial (Emanet olmayan): Velayeti tamamen sizde olan,
  2. Custodial (Emanet olan): Velayeti başkasında olan.

Bir cüzdanın velayetinin tamamen size ait olması, cüzdana erişmenizi sağlayacak anahtarların sizde olması anlamına gelir. Ancak özellikle kripto borsalarında karşımıza çıkan cüzdanlarda bu durum farklıdır. Örneğin, Paribu gibi bir kripto borsasında hesap oluşturduğunuzda, alım/satım yapacağınız varlıkların aktarılması ve gerektiğinde transfer edilebilmesi için otomatik olarak “custodial” cüzdan oluşturulur. Bu cüzdanın anahtarı sizinle paylaşılmaz. Borsadaki cüzdanınıza borsa hesabınız üzerinden erişebilir, sadece varlık aktarabilir ya da gönderebilirsiniz.

Bunun haricinde “12 gizli kelimesine”, özel ya da ana anahtarına sahip olduğunuz cüzdan non-custodial’dır ve kontrol tamamen sizdedir (birazdan detaylıca değineceğiz).

Peki siz hangi cüzdanı tercih etmelisiniz?

Bu karar sizin gizliliğe verdiğiniz önem, alış satış yapma sıklığınız, varlıklar üzerindeki kontrol ihtiyacınız ve cüzdanınızın güvenliğinden ne derecede tatmin olacağınızla ilgilidir. O halde gelin bu konuyu güvenlik, anonimlik ve yönetim olmak üzere 3 ana başlıkta inceleyelim.

Güvenlik

Bir kripto varlık cüzdanı oluşturduğunuzda, ana anahtarınızın yerine geçen ancak hatırlaması ve saklaması daha kolay olan, rastgele 12 (farklı uygulama ve ağlarda 24 de olabilir) basit kelimeden oluşan bir gizli metin ortaya çıkar ve sizinle paylaşılır. 12 kelime (ve dolayısıyla ana anahtar) cüzdanınızın bizzat kendisidir, onu gördüğünüz an kendisini benimseyebilir ve ona sevgi gösterebilirsiniz çünkü bu cüzdan artık tamamen sizin kontrolünüzdedir. Ancak, bu kelime dizisini eline geçirebilecek herhangi birinin de bu cüzdana tüm sevgisini gösterebileceği gerçeğini unutmamanız gerekir çünkü kripto varlıkların temel unsurlarından biri de herhangi bir kimlik doğrulamasına ihtiyaç duymadan varlıklarınıza ulaşabilmektir. Cüzdanınızın güvenliği sizin 12 kelimenizi ve anahtarlarınızı ne kadar iyi ve doğru şekilde sakladığınızla ilgilidir.

Açık ve özel anahtar örneği.
12 gizli kelime dizisi örneği

Donanım cüzdanlarının doğrudan bir arayüzü ve internet bağlantısı olmadığı için, 12 kelimesini özene bezene donanım cüzdana aktardığınız varlıklarınıza dışarıdan erişilmesi neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla güvenlik sizin için önemli bir kriterse hiç düşünmeden kripto varlıklarınızı bir donanım cüzdanda saklamayı tercih edebilirsiniz.

Sıcak cüzdanlar 12 kelimenizi şifreli bir şekilde cihazınızda saklarlar. Sürekli internete bağlı olan bir cihaz olmasıyla soğuk cüzdanlara göre görece daha az güvenlidir ancak, gelişen şifreleme teknolojileri sayesinde 12 kelimenize dışarıdan erişilebilmesi pek de mümkün değildir.

Kripto borsalarındaki cüzdanlar, yeni bir hesap ile birlikte otomatik oluşturulduğu için buradaki cüzdanların güvenliğini sağlama sorumluluğu da borsaya aittir. Yani saklamanız gereken 12 kelime, bir ana ya da özel anahtar yoktur. Bu güzel yükün omuzlarınızdan alınması kulağa her ne kadar hoş gelse de, kripto borsası bir şekilde tehlikeli bir siber saldırıya maruz kaldığında, varlıklarınızın bu saldırıdan nasibini almayacağının garantisi yoktur.

Bunun yanısıra elbette kağıt cüzdanınızın da internet erişimi yoktur ancak kağıtlar (veya 12 kelimenizi ya da anahtarlarınızı fiziksel olarak nereye yazdıysanız) kolayca kaybolabilir ya da başkalarının eline geçebilir. Anahtarlarınızı saklamak için her ne kadar geçerli bir yöntem olsa da hala ek güvenlik önlemlerine ihtiyaç duyabilirsiniz.

Yönetim

Yine borsadaki cüzdanlarınızdan devam edecek olursak; burada bir cüzdan olmasının temel amacı varlıklarınızı uzun süreli saklamak değil, alım/satım yaptığınızda bu varlığı aktaracak ve gerektiğinde transfer edilebileceği ortamı sağlayabilmektir. Bu yüzden varlığınızın ve cüzdanınızın üzerindeki kontrolünüz kısıtlıdır ve bu kısıtlı kontrol sebebiyle arayüzü görece basittir.

Bunun yanı sıra yazılım ve donanım cüzdanlarınızın kontrolü ise tamamen size aittir ve ana amacı varlıklarınızı uzun süre saklamak ve yönetmektir. Ancak bu iki cüzdan tipi arasında da güvenlik ve yönetim açısından farklılıklar öne çıkar.

Anlaşılacağı üzre donanım ve kağıt cüzdanlarınızın herhangi bir ağla bağlantısı olmadığı için doğrudan varlıklarınızı yönetemezsiniz. Bunun için;

  • Donanım cüzdan kullanıyorsanız, onu bir cüzdan yazılımına (uygulamasına) bağlamanız,
  • Kağıt cüzdan kullanıyorsanız, burada yazılı anahtarınızı (ya da 12 kelimenizi) cüzdan yazılımına (uygulamasına) aktarmanız gerekir.

Eğer çok fazla varlık transferi yapmıyorsanız, varlıklarınıza hızlıca erişmekten ziyade sizin için güvenlik bir adım daha öne çıkıyor demektir. Bu durumda “güvenlik” başlığında da değindiğimiz üzere donanım cüzdanını tercih edebilirsiniz.

Söz konusu varlık yönetimi olduğunda sıcak cüzdanların varlıklarınıza erişmenin ve yönetmenin en hızlı ve pratik yöntemi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sıcak cüzdanlar ile,

  • Birden fazla cüzdan veya adres yönetebilir,
  • Daha önce oluşturduğunuz bir cüzdanı aktarabilir,
  • WalletConnect gibi bağlantı protokolleriyle merkeziyetsiz uygulamalara bağlanabilir,
  • Ağlar arası varlık transferi yapabilir,
  • Varlıklar arasında değiş-tokuş yapabilirsiniz.

Anonimlik

Bir kripto varlık cüzdanı oluşturabilmeniz için bir cüzdan uygulaması yeterlidir ve herhangi bir kimlik doğrulaması gerektirmeden saniyeler içerisinde cüzdanınızı oluşturabilirsiniz. Kaldı ki dağıtık ağdaki işlem onaylarında söz konusu işlemin kim tarafından gerçekleştirildiği bilgisi yoktur, sadece gönderici ve alıcı adresleri vardır. Bir iki tıklamayla kolayca oluşturacağınız cüzdanınızla kişisel bilgilerinizin ilişkisi olmaması varlık transferinde anonimliği sağlar (tabii siz adresinizin kendinize ait z olduğunu kamuya duyurmadığınız koşulda).

Ancak, kripto borsalarında hesap oluşturmak için regülasyonlar gereği kişisel bilgilerinizin doğrulanması gerekir, bu yüzden bu tür cüzdanlardan yapılan transferlerde tam anlamıyla bir anonimlik söz konusu değildir. Eğer anonimlik sizin için önemliyse ödemelerinizi doğrudan borsadaki cüzdanınızdan yapmanız iyi bir seçenek olmayabilir.

Sonuç

Kripto varlık ve cüzdanlar, varlıklarınızı merkezi bir otorite denetimine ihtiyaç duymadan kontrol etmenize imkan tanır. Bu, geleneksel finansal sistemlerdeki merkezi kontrolün haricinde size alternatif bir seçenek sunar. Söz konusu kripto varlıklar ve saklama yöntemleri olduğunda en iyi çözüm diye bir şey yoktur. Bu yazının amacı sizi teorik olarak blokzincirin, dağıtık ağın ve kripto cüzdanların nasıl çalıştığı hakkında bilgilendirmek, kendinize uygun olabilecek tercihi seçebilmeniz adına yardımcı olmaktır. Elbette her cüzdan çözümünün kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır ancak ihtiyaçlarınızı dikkate alarak sizin için en doğrusunu bulabilir ya da birden fazla çözümü tercih edebilirsiniz.

Tuğba Erdem ile tanışın!

Tuğba Erdem 4.5 yıl önce UX Researcher olarak katıldığı SHERPA’da bugünden itibaren Behavioral Design Manager olarak görev yapacak ve takımıyla birlikte Paribu dijital ürün ve servislerinin tasarım sürecinde kullanıcılarla empati kuran köprüyü oluşturacak. 

SHERPA deneyimini “değişime cesaret etmek” sözleriyle betimleyen Tuğba’yı tanımak ve SHERPA’daki kariyer yolculuğunu öğrenmek isteyenleri, onunla yaptığımız bu kısa söyleşiyi okumaya davet ediyoruz. Kendisine bugüne kadar SHERPA’ya kattıkları için çok teşekkür ediyor ve yeni rolünde başarılar diliyoruz!

1- SHERPA’yla yolun nasıl kesişti?

Hayatında büyük değişikliklere doğru adım atmaktan korkmayan, değişime ve dönüşüme her zaman olumlu bir bakış açısıyla yaklaşan her arkadaşım gibi benim de tam bu adımı atmaya karar verdiğim yolculuğumda SHERPA karşıma çıktı. Hani son zamanlarda izlediğimiz dizi ve filmlerde biraz geri sarmak gerekir ya, ben de biraz geri sarıp hikayemin beni nasıl bu adımı atmaya getirdiğini paylaşmak isterim. 

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nü bitirdim. Bu kadar uzun ve açık haliyle ifade ediyorum, çünkü şehirlerimizden de görebileceğimiz üzere böyle bir bölümün varolduğuna dahi inanmak pek mümkün değil. 

Tasarım felsefesini oldukça benimseyen, farklı ölçeklerde durum tespiti yapıp, ihtiyaçlara yönelik bir projeksiyon yaptıktan sonra o dünyayı “insan odaklı” tasarlayan zorlu bir eğitim sürecinden geçtiğimi söyleyebilirim. Bahsettiğim yıllar 2010’lar. Dolayısıyla idealist bir gelecek için umudumuzun olduğu yıllar diyebilirim. Ben de çok severek kafa yorduğum kentsel tasarım meselesine sosyolojik bir bakış açısı katmak üzere akademide bir serüven peşine düştüm. Dijitalleşme ve dijital toplum ile uğraşmaya başlamamla birlikte akademinin giderek gerçeklikten uzaklaştığıyla yüzleşmeye başladım. Tam bu noktada dijital ve tasarım kelimelerini bir araya getirdiğim kesişim kümesinde yeni olasıklıklara dair bir keşif içindeyken SHERPA karşıma çıktı. 

2- SHERPA’daki kariyer gelişiminden biraz bahseder misin?

Hikayeyi bıraktığım yerden devam ettireyim. Studio Manager Selen Şentürk’ün  ilk görüşmemizde sorduğu şu soruyu hala unutmam: “Neden bu kadar okuma?”. Kendini akademik bir idealist olarak tanımlayan “ben”deki, o idealizmden sıyrılma isteğini gören de oydu. Araştırmacı yanım, sosyoloji ve tasarım düşüncesi eğitimim, Selen Şentürk’ün ve kurucumuz Yakup Bayrak’ın inancıyla, benim UX Researcher rolüyle değişimin ilk kıvılcımını yakmamı sağladı. “İnsanodaklı tasarım”, bir ürün ya da servis tasarlama sürecinin kullanıcılarının ihtiyaçlarını da düşünerek ve bir vizyon geliştirip oraya doğru ilerlemeyi mümkün kılmak anlamına geliyor. Kentsel tasarımdan hiç de ayrıştığını söyleyemem. Misyon aynı; “birilerinin daha iyi yaşayabilmesi adına mevcut problemlerine çözüm üreten, gelecek ihtiyaçlarına yanıt vermeyi hedefleyen bir dünyanın yaratılması”. Ki UX Researcher rolü, tam da mevcut durumu anlama, üretilen çözümlerin bu problemlere geçerli çözümler sunduğunu test etme açısından çok önemli bir başlangıç noktasıydı benim için. Bunun bir sonraki adımına dair bir ipucunu bir önceki cümlemde paylaştım: “(kullanıcıların) gelecek ihtiyaçlarına yanıt vermeyi hedeflemek”. Aslında kariyerimin bir sonraki ve belki de en fazla içselleştirdiğim “UX Strategist” rolü tam da bu misyonu gerçekleştirmeme fırsat verdi. Akademinin tozlarını atmaya başladığım iş hedeflerini anlamaya ve kullanıcı ihtiyaçlarıyla birlikte bir potada eritip, oyunun bir parçası kılmaya başladım. SHERPA hikayem aslında devam ediyor, burası biraz uzun. Nitekim değişikliklere adım atmaktan korkmayan insanlarla birlikte SHERPA 3.0’ı oluşturduğumuz zamanlarda UX Team Lead olarak sürece devam edip; ekip çalışması, proje ve kaynak yönetimi vb. birçok tecrübe sahibi  oldum. Her biri benim için birer mihenk taşı oldu ki, bugünkü Paribu’yla güçlerimizi birleştirmemizle birlikte oluşan Behavioral Design Manager rolüne de hazırlamış oldu.

3- Behavioral design tam olarak ne demek?

Burada mevzuyu biraz daha genel bir çerçeveden ele alarak açıklamak isterim. Günümüzde teknolojinin giderek hızlanan bir gelişimi söz konusu. ChatGPT’nin çıkmasından 4.0’a dönüşümünü aylarla ölçümlemeye başladık. Davranışlar ve alışkanlıklarımızda da bu kadar hızlı bir değişime girmek üzereyiz. Özellikle pandemi döneminde biraz da zorunlu olan dijitalleşme, şimdi alışkanlıklara dönmüş durumda. Örneğin, markete gitmek ya da banka şubesine gitmek alıştığımız, belki çok tercih etmediğimiz bir durum iken, şimdi gitmek durumunda kalmak bizlerde kızgınlık yaratır hale geldi. Finans dünyasındaki alışkanlıklarımız da merkeziyetsiz finans teknolojileriyle birlikte dönüşüme gebe. İşte davranış bilimleri tam da bu noktada, belki de uzun geçmişinin en parlak dönemine girmeye başladı.

Behavioral design, iki ana parçanın birleşiminden geliyor. Birincisi “behavioral insights” olarak adlandırabileceğimiz, davranış bilimleri temelli toplanan ancak sezgilere de dayanan tüm içgörüleri oluşturuyor. İkincisi ise, çeşitli yöntemlerle bu içgörülerden beslenen, “seçim mimarisi”ne dayanan davranışların tasarlanmasını içeriyor. Özetle, “insanlar neyi neden yapıyorlar?” ve “ne yapmalılar?” sorularına aynı anda yanıt vermeyi hedefliyor.

4- Bu alanda çalışmak isteyenlere ne önerirsin?

Sosyal bilimlerin ve tasarımın kesişim noktalarına odaklanmalarını öneririm. Geleceğin dünyasını inşa ederken, bu bakış açısının katkısı olacağına inanıyorum. 

5- Yeni rolünle ilgili seni en çok ne heyecanlandırıyor? 

Yeni bir hikayenin başlangıcı olduğu için çok heyecanlıyım. Paribu’yla birlikte deneyimleyeceğiniz bir dijital dünyanın inşa sürecinde yer alıp, kullanıcılarınızla empati kuran köprüyü oluşturma motivasyonunuz, bir de üstüne bu değişime beraber koştuğumuz takım arkadaşlarınız da varsa, geriye sadece heyecanla ve şevkle çalışmak kalmıyor mu? 

6- Son olarak, SHERPA’da çalışmanın nasıl bir deneyim olduğunu 3 kelimeyle anlatır mısın?

Değişime cesaret etmek.

Selen Şentürk ile tanışın!

2013 yılında, SHERPA’nın kuruluş aşamasında UX Producer rolüyle takımda yerini alan Selen, bugünden itibaren Studio Director olarak görev yapacak ve Paribu dijital ürün ve servislerinin deneyimini tasarlayan SHERPA ekibine liderlik edecek.

SHERPA’yı “şeffaf ve insan odaklı” sözcükleriyle anlatan Selen’i daha yakından tanıyabilmeniz için kendisiyle yaptığımız söyleşiyi aşağıda bulabilirsiniz. Bugüne kadar SHERPA’ya kattıkları için ona çok teşekkür ediyor ve yeni rolünde başarılar diliyoruz!

1-SHERPA’yla yolun nasıl kesişti?

Aslında bunun cevabı, SHERPA öncesine dayanıyor. 

Üniversitede psikoloji ve antropoloji eğitimi aldım. Psikoloji eğitimi almak istememin ana sebebi ise, ortaokul yıllarından bu yana reklamcı olma isteğimle paraleldi. Ve bu amacı da, üniversitede okurken bir yandan Türkiye’nin önde gelen reklam ajansları ve prodüksiyon firmalarında çalışmakla gerçeklemiştim. 

Fakat 2009 yılının sonlarına doğru, insanların hayatlarına, onların deneyimlerini şekillendirerek dokunmak istediğime karar verdim ve 2010 yılının başlarında Yakup Bayrak ile tanışıp, kendisinin SHERPA’dan önceki girişimi olan KeyFruit’te çalışmaya başladım. KeyFruit sonrasında Yakup Bayrak’ın, sadece kullanıcı deneyimine odaklanan bir tasarım stüdyosu kurmak istediğini söylemesiyle SHERPA serüvenine adım attık.

2-SHERPA’daki kariyer gelişiminden biraz bahseder misin?

SHERPA’da, projeleri yöneten rollere “UX Producer” adını vermiştik. Ben de SHERPA’daki kariyerime UX Producer olarak başladım. Ardından tüm prodüksiyonun sahipliğini üstlendiğim Head of Production rolüyle devam ettim. 

Son 5 senedir Studio Manager’lık yaptıktan sonra 2022’nin başlarında Paribu birleşmesi ile birlikte, SHERPA’nın hayatına yeni bir versiyonla devam etmesi gerektiği yadsınamaz bir gerçeğe dönüştü. 

Aslında benim kariyer gelişimim ile SHERPA’nın dönüşümü hep paralellik gösterdi. Kurulduğumuzda SHERPA, 1.0 versiyonuyla hayatına adım attı. Yaklaşık 10 senelik dönüşümün sonunda, SHERPA’nın güncel versiyonu olan “4.0”ı takım arkadaşlarımla beraber tasarladık. Bu versiyon, temelinde DesOps’u SHERPA’nın kültürüyle nasıl harmanlayabileceğimizin; Paribu servis ve ürünlerinde hep birlikte nasıl daha efektif çalışabileceğimizin çözümlerini de içermeliydi. 

Neden mi? Çünkü artık sadece 25 kişilik bir tasarım stüdyosu değiliz. 300 kişilik bir organizasyonda, kullanıcıyı merkeze alarak, en iyisini birlikte nasıl tasarlayabileceğimizin yolunu bulmaya çalışan, Paribu’nun tasarım stüdyosuyuz.

Ben de SHERPA’nın bu yeni ve çok daha kapsayıcı versiyonunda kariyerime Studio Director olarak adım attım.

3-Yeni rolün hakkında seni en çok heyecanlandıran şey ne?

Aslında buna, bir önceki soruda kısmen cevap vermiş oldum. SHERPA’da beni her zaman heyecanlandıran en önemli nokta, hep daha iyisini ortaya koyabilmek için birlikte kafa patlatabileceğim insanlara sahip olmaktı. 

Yeni rolümde de bu değişmedi, sadece bu insanların sayısı arttı. 

6 milyon kullanıcının deneyimini şekillendirmek için, yaklaşık 300 kişilik bir organizasyonda, birlikte aynı hedefe koşabilmeyi sağlayanlardan biri olmak, kimi heyecanlandırmaz ki?   

4-SHERPA’yı bugüne kadar çalıştığın diğer yerlerden ayıran başlıca özellikler nelerdir?

“Şeffaf ve insan odaklıyız” diyip, bunu gerçekleyebilen ve “güvenin nasıl tasarlanabileceğini” bana gösteren tek yer olması.

5-Son olarak, SHERPA’da çalışmanın nasıl bir deneyim olduğunu 3 kelimeyle anlatır mısın?

Türkiye’de yaşamadığını hissetmek.

Orkun Duyar ile tanışın!

Orkun, kariyerinin henüz başında UX Designer olarak katıldığı SHERPA’da bugünden itibaren Interaction & Visual Design Manager olarak görev yapacak ve takımıyla birlikte Paribu dijital ürün ve servislerinin deneyim tasarımından sorumlu olacak.

SHERPA’yı üç kelimeyle “özgür, adil, cesur” olarak tanımlayan Orkun’u ve çalışma alanını daha yakından tanıyabilmeniz için kendisiyle yaptığımız söyleşiyi aşağıda bulabilirsiniz. Orkun’a bugüne kadar SHERPA’ya kattıkları için çok teşekkür ediyor ve yeni rolünde başarılar diliyoruz!

1-SHERPA’yla yolun nasıl kesişti?

Zaman zaman açıp “Hala yerinde duruyor mu?” diye baktığım, bir miktar yazım hatası içeren, hayatımdaki en büyük kırılma anını yaratan ve Eylül 2013’te Behance üzerinden gelen şu mesaj sayesinde SHERPA’yla yolum kesişti.

Zamanı biraz daha geriye sarayım. 2011 yılında Bilgisayar Teknolojileri ve Programlama bölümünden mezun oldum. Öncesinde ise lisede yine programlama eğitimi aldım.

Yazılım okumuş olmam bugün için kuvvetli bir baz oluştursa da, bu durum benim için bilinçli bir karar ve kariyer planının sonucu değildi. Bu plansız sonuç, bana neyi yapmamam gerektiğini öğretti ve geriye “Gerçekten yazılımcı olmak istiyor muyum?” sorusunu bıraktı.

Tahmin edileceği üzere bu sorunun yanıtı “hayır” oldu.

Çocukluğumdan beri taşıdığım bir şeyleri resmetme hevesi ve lisede, olması gerekenden fazla ilgi gösterdiğim tasarım aracı derslerinden hareketle, üniversite henüz bitmemişken çeşitli eğitim kurumlarından farklı disiplinlerde tasarım eğitimleri almaya karar verdim. Bu süreç içinde mütevazı bir portfolyo oluşturdum.

Oluşturduğum porftolyo Selen Şentürk’ün dikkatini çekti, kurucumuz Yakup Bayrak’tan bir mesaj geldi ve böylece hikayemin değiştiği kırılma anı oluştu…

2-SHERPA’daki kariyer gelişiminden biraz bahseder misin?

Bugün farklı disiplinler olarak tanımladığımız ve farklı uzmanlıklar gerektiren rollerin henüz ayrışmadığı, kullanıcı deneyimi tasarımının uzay boşluğunda süzülen bir cisim olduğu zamanda, kullanıcı deneyimiyle ilgili herhangi bir şey bilmeden UX Designer olarak SHERPA okuluna dahil oldum.

O zamandan bugüne SHERPA, hem kullanıcı deneyiminin sektörel anlamda kabul gören bir uzmanlık olmasını sağladı hem de daha iyiye ulaşmak için farklı çalışma sistemleri ve yöntemleri geliştirdi. Ben de bir SHERPA olarak, SHERPA’nın yıllar içinde gösterdiği değişimin bir parçası olmaya çalıştım.

Dahil olduğum ilk günlerde basit tasarım ihtiyaçlarını karşılayacak işler yapsam da, sezgisel ilerlemenin beni bir noktaya kadar götüreceğini fark etmem geç olmadı. Selen ve Yakup’un açtığı kapılardan geçerek, metodik, bilgiye dayalı çalışmanın bir ihtiyaç ve çözüme giden en sağlıklı yol olduğunu öğrendim. Yaptığım her işin “Neden?” sorusuna yanıt verebilmesini hedefledim.

Bu yanıtların verilebilmesi için yalnızca kendi uzmanlık alanımda değil, bugün UX Researcher ya da Information Architect olarak tanımladığımız uzmanlıkların sorumluluğunda olan saha araştırması, kullanıcı testi, kullanıcı hikayeleri ve kullanıcı akışları gibi süreçlerde üretim yaptım. Bu çalışmalara dahiliyetim, üretim döngülerini baştan uca anlayabilmem için açılan başka bir kapı ve daha önemlisi birer fırsattı.

Dahil olduğum projelere tekrar baktığımda, çok az tasarımcının elde edebileceğini düşündüğüm başka fırsatlardan da bahsetmem mümkün…Henüz SHERPA’da 2. yılım dolmamışken Smart TV arabirim tasarım sürecinde yer aldım. Hiç tahmin etmeyeceğim şekilde fırın, buzdolabı vb. fiziksel cihazların dijital arabirimleri, POS ve terminal cihazlarının da içinde olduğu ödeme sistemleri gibi karmaşık ve farklı uzmanlıklar gerektiren çalışmaların bir parçası oldum.

Tüm süreç boyunca kendi alanımda sabit bir yerde durmamaya gayret gösterdim ve farklı uzmanlık alanlarını tecrübe ettim.

Bunlara ek olarak farklılaşan üretim döngülerini ve sistemlerini iyileştirebilmek için şu anda DesOPS olarak tanımladığımız başlık altında süreç tasarımına katkı sağladım. Bundan sonraki ana odağım ise üretim süreçlerimize ve sistemin tasarlanmasına doğrudan katkı sağlamak olacak.

3-Yeni rolün hakkında seni en çok heyecanlandıran şey ne?

Aslında bir önceki yanıtımın son cümleleri buradaki heyecanımın temelini oluşturuyor. Artık ve yine önümde başka fırsatlar var. Şu ana kadar yaptığım işte gerçek anlamda keyif alarak üretim yaptım (kulağa klişe geliyor ama öyle). Farklı tecrübeler edindim. Ve hatta birlikte ödüller kazandık.

Yıllardır üretim yaptığım alandaki kazanımlarımı cebime koyup, bana her zaman destek olan ve olmaya devam edeceklerinden emin olduğum arkadaşlarımla, geleceğin ürünlerini tasarlayan Paribu’da yeni kazanımlar elde edip fayda sağlayacak olma hissi heyecanlanmamı sağlıyor açıkçası.

4-Kullanıcı deneyimi tasarımı alanında çalışmayı düşünenlere ne önerirsin?

Kullanıcı deneyimi tasarımı, özellikle de işin görsel tarafı sezgilere ve yeteneğe ihtiyaç duyuyor. Fakat bu ihtiyaç, uzman olabilmek ve fayda sağlamak için gerekli olan tüm parçaları göz önünde bulundurduğumuzda yalnızca bir baz oluşturuyor.

Kullanıcılar için tasarlanan bir şeyin yalnızca güzel görünmesi değil, aynı zamanda kullanıcıları merkeze alması, doğru çalışması ve metodik düşüncenin bir sonucu olarak her şeyin neden-sonuç ilişkisinde olması gerekiyor.

Tüm bunları sağlayabilmek için tabii ki yetenek ve sezgileri bilgi ile harmanlamayı yani UX okuryazarlığını arttırmayı birincil öneri olarak söyleyebilirim.

Hemen ardına da tasarım araçlarını ekleyeyim… Tasarım araçlarını çok iyi bilmek iyi bir tasarımcı olmayı sağlamıyor ancak; iyi bir tasarımcı olabilmek için gereken temel ihtiyaçlardan biri.

Son olarak, tasarımın stratejiye, araştırmaya ve bilgi mimarisi çalışmalarına bağlı ve nihayetinde de kodlanan bir çıktı olduğunu unutmamak gerektiğini, öncül ve ardıl çalışmaların, teoride nasıl üretildiği konusunda en azından fikir sahibi olunması gerektiğini söyleyebilirim.

5-Son olarak, SHERPA’da çalışmanın nasıl bir deneyim olduğunu 3 kelimeyle anlatır mısın?

Özgür, adil, cesur.

Tuba Çakır ile tanışın!

Tuba 6 yıl önce “Padawan UX Writer” olarak katıldığı SHERPA’da bugünden itibaren Information Design Manager olarak görev yapacak ve takımındaki deneyim mimarı ve yazarlarıyla birlikte Paribu dijital ürün ve servislerinde enformasyon tasarımından sorumlu olacak.

SHERPA’daki serüvenini “öğreniyoruz, deneyimliyoruz, paylaşıyoruz” sözcükleriyle özetleyen Tuba’yı ve enformasyon tasarımı alanını daha yakından tanıyabilmeniz için kendisiyle yaptığımız söyleşiyi aşağıda bulabilirsiniz. Tuba’ya bugüne kadar SHERPA’ya kattıkları için çok teşekkür ediyor ve yeni rolünde başarılar diliyoruz!

1-SHERPA’yla yolun nasıl kesişti?

Bu benim için oldukça özel bir soru. Her karşılaştığımda şeffaf bir şekilde anlatmayı sevdiğim hikayemi, biraz arka plan bilgisiyle paylaşacağım.

Felsefe mezunuyum. Çocukluğundan itibaren akademik kariyer hedeflemiş ve bunun için emek vermiş insanlardan biriyim. 2011’de, ülkenin giderek yükselen ekonomi-politik bariyerleriyle ve akademide bilimsel özgürlüğün yok oluşuyla eşzamanlı yüzleşip özel sektörde çalışmaya başladım. 27 yaşındaydım. Diplomamın mesleki bir karşılığı olmaması nedeniyle, özel sektörde bir kariyere başlamak için —daha sonra kültürel olduğunu farkettiğim— epey sevimsiz bir geç kalmışlık hissiyle dolu ilk 5 yıl, yayıncılık ve iletişim sektörlerinde, ortak kümesi “içerik” olan farklı rolleri deneyimlediğim bir meslek edindirme kursu gibi geçti. Bütün öğrenciliği kitap ve makale okuyarak, sayfalarca metin yazarak ve bolca eleştirel düşünme pratiğiyle geçmiş bir insandan pek şaşırtmayan bir patika.

2016 yılında, artık odaklanıp uzmanlaşmak isteyeceğim bir disiplin arayışına girdim. Gelecek vaat etmesi, haliyle dijital teknolojilerle iç içe olması öncelikliydi. Diğer yandan, sosyal bilimler kökenli bir insan olarak teknoloji masasında kendimi ait hissedeceğim bir yer olduğundan şüpheliydim. Fakat bir formülü olmalıydı.

O anki tecrübemin ana bileşenleri biraz pazarlama, biraz içerik geliştirme, biraz da proje yönetimiydi. Bu üçlünün, dijital teknolojileri merkeze alarak benim için bir kaldıraç olacağı ancak; sosyal medya ve pazarlama iletişimi gibi alanlarla makul bir mesafeyi hedefleyerek filtrelerimi çalıştırdım. Bu algoritma beni, kullanıcı deneyimi tasarımı ile tanıştırdı. SHERPA, bu kelime ile yaptığım aramanın sonuç sayfasında tam karşımdaydı. Önce o güne kadar hem SHERPA Blog’ta hem de Stüdyo’nun web sitesinde yayınlanmış her şeyi okudum, izledim. Bu işi SHERPA’da öğrenmek istediğimden emin olunca kapıyı çaldım.

2-SHERPA’daki kariyer gelişiminden biraz bahseder misin?

O kapıyı Yakup Bayrak ve Selen Şentürk açtığı için kendimi şanslı hissediyorum. Başvurduğum rolün o anki deneyimime birkaç beden büyük olduğunu görüşmenin ilk dakikalarında anlamıştık. Ancak Selen ve Yakup, beni tanımaya ve birlikte neler yapabileceğimizi anlamaya zaman ayırmayı tercih ettiler. Bu özveri, kariyerimin dönüm noktası oldu. 

Kullanıcı deneyimi tasarımıyla ilgili hiçbir deneyimim yoktu. SHERPA Blog’ta editör olarak başlayıp, diğer yandan Stüdyo’da padawan olarak bu işi öğrenebileceğim konusunda anlaştık. İlk 3 ay bir padawandan beklenen tek şeyi yapıp takım arkadaşlarımı sorularımla bunalttım. “Neden?”, en sık kullandığım soru cümlesiydi. Aldığım her cevap sıradaki soruyu ortaya çıkarıyor, benim için paha biçilemez bir öğrenme deneyimi sunuyordu.

Dördüncü ayımda o zamanki unvanla content manager olarak ilk proje sorumluluğumu aldım. İş Bankası’yla yaptığımız bir dizi fikir validasyonu projesiydi. Dolayısıyla kullanıcı araştırmaları yoğun bir süreçti. Pek çok araştırma metodunu uyguladığımız bu proje, kullanıcı deneyimi tasarımının temel felsefesini ve hazırlandığım rol ile kullanıcı araştırmalarının ilişkisini anlamak açısından oldukça öğreticiydi. Ama hâlâ öğrenmem gereken çok şey vardı, bugün de olduğu gibi. 

SHERPA’daki dinamik öğrenme kültürü metabolizmamı hızlandırdı. Sürekli olarak, global şirketlerin bu alanda yayınladıkları case study çalışmalarını ve araştırma raporlarını; hem Türkiye’den hem yurt dışından profesyonellerin ürettiği best practice’leri inceleyerek öğrendiklerimi uygulamaya çalışıyordum. Öğrenimlerimi, hız kesmeden geliştirmeye çabaladığım teorik bilgimle harmanlayıp yazarak sık sık SHERPA Blog’ta yayınladığım ilk yılımın sonunda unvanım UX writer olarak güncellendi. Türkiye’deki ilk UX writer’lardan biri olmanın, “Yazdığın yazılarla bize de bu rolün önemini anlattın.” cümlesini Yakup Bayrak’tan duymanın gururunu yaşadım. Bu aynı zamanda, editörlük görevimin sonlandığı ve deneyim tasarımı projelerinde %100 odakla sorumluluk aldığım tarihti.

Padawan’lığımın ilk gününden itibaren Türkiye’deki ve yurt dışındaki tasarım topluluklarını takibe aldım. Bu etkileşimlerin bana kattığı her öğrenimi —IoT tabanlı akıllı ev teknolojilerinden fintech’e, e-ticaretten karmaşık ERP sistemlerine— 30’dan fazla ürünün ve servisin deneyim tasarımı sürecinde problem çözüp geliştirerek, çeşitli kanallardan tekrar toplulukla paylaşmanın hazzını defalarca yaşadım. İlk 4.5 yılımda kullanıcı akışlarından arabirim metinlerine, farklı kapsam ve ölçekte yüzlerce çıktı ürettim. Bu esnada Görsel İletişim Tasarımı alanında yüksek lisansımı tamamladım. Son 1.5 yıldır ise SHERPA’da information architect rolüyle problem çözüyordum. Bu, deneyim mimarisi problemlerinin öne çıktığı kompleks sistemlerin tasarımında aldığım sorumluluklarla gelişen yetkinliklerimin doğasına uygun bir değişiklikti.

3-Yeni rolün hakkında seni en çok heyecanlandıran şey ne?

Bir SHERPA olarak her zaman ve öncelikle kıvanç duyduğum şey çalışma kültürümüz. Takımdaki her bireyin, aldığı her aksiyonda ve kurduğu her iletişimde, her an inşa ettiği SHERPA kültürünün temel motivasyonları ise çalışan esenliği ve karşılıklı öğrenme deneyiminin sürekliliği. Diğer her şey, bu iki motivasyona bağlı olarak şekilleniyor.

Şu anda takımda benimle aynı dikeyde 5 bireysel üretici (individual contributor) arkadaşımız var. Hiçbiri daha önce, tıpkı benim gibi, UX writer ya da architect değildi. SHERPA’daki rollerine onboarding ve ardından sorumluluk aldıkları projelerde devam eden yapılandırılmış öğrenme süreçlerinde onlara eşlik etmenin, katettikleri yolun ve ürettikleri değerin tanığı olmanın tarifsiz keyfini yaşadım, yaşıyorum.

Information design manager olarak yeni rolüm, bu deneyimi günlük iş akışımın merkezine alıyor ancak; kapsamını DesOps perspektifiyle ölçeklenebilir ve ölçümlenebilir sistemler inşa etmek üzere genişletiyor. Şöyle açayım: Her SHERPA’nın, yarının dijital deneyimlerini tasarlarken kendilerinin mümkün olan en iyi versiyonları olmayı sürdürebilecekleri bir çalışma deneyiminin ana taşıyıcısı olan sistemleri, Paribu ile birleşmeye bağlı gelişen ortak ihtiyaçlarımıza ve hedeflerimize uygun, ölçeklenebilir çözümlerle, gerçek zamanlı olarak kullanıcı ihtiyaçlarını algılayabilecek ve bunlara yanıt verebilecek kapasiteye sahip, yeni bir bütünleşik operasyon modeli oluşturacak şekilde iyileştirmek, dönüştürmek ve yeni sistemler inşa etmek.

Benim için heyecan verici olan, daha önce bireysel üretici olarak parçası olduğum süreçleri, hem bu dikeydeki hem de Paribu’da diğer dikeylerdeki takım arkadaşlarımızın deneyimlerinden hareketle optimize etmek için gerçekleştirdiğimiz fonksiyonlar arası (cross-functional) operasyonların, karşılıklı öğrenmenin sürekliliği esasıyla bir parçası olmak ve tüm bu eforun çalışan esenliğine sunacağı katkı.

4-Information design alanında çalışmayı düşünenlere ne önerirsin?

Önce information design dediğimizde ne kastettiğimizi kısaca açıklamak istiyorum. Bilgi değil, enformasyon tasarımından söz ediyoruz ve bu dikeyde konumladığımız iki farklı rol var: Deneyim mimarı (experience architect) ve deneyim yazarı (experience writer).

Üç yıl öncesine kadar, deneyim yazarının ne yaptığını açıklamak için pek çok cümle kurmamız gerekiyordu. Ne mutlu ki artık Türkiye’de de, alanında öncü şirketlerde olan bir rol. Fakat deneyim mimarı için aynı şeyi söyleyememekten üzgünüm. Benzer sorumlulukları olan rollerle yazılım ekiplerinde karşılaşıyoruz ancak; bu rolü UX perspektifiyle icra eden kişi olarak deneyim mimarı ile pek karşılaşmıyoruz.

Özetle deneyim mimarı, dijital ürünlerin/servislerin alt yapısındaki sistemleri deşifre eden ve böylece hem teknolojiye hem tasarım sistemine bağlı koşulları ve kısıtları bilerek önyüzde sunulan enformasyonun mimarisini tasarlayan kişi. Özellikle karmaşık sistemlerin deneyim tasarımında katma değeri çok yüksek bir rol.

Deneyim mimarı için; kullanıcı hikayelerini oluşturmak, akışları tasarlamak, navigasyonu ve buna bağlı sayfa mimarisini oluşturmak, her bir sayfada sunulan enformasyonu, yazılım mimarisinin ve tasarım sisteminin limitlerini bilerek komponent seviyesinde tanımlamak başlıca sorumluluklar. Deneyim yazarı ise; ürünün iletişim dilini tasarlamaktan ve buna bağlı kalarak, deneyim mimarisine uygun ve yine hem yazılım hem tasarım sistemlerinin limitleri dahilinde, kullanıcı ile sistem arasında uçtan uca tutarlı ve anlaşılır bir diyalog oluşturacak şekilde arabirim metinlerini üretmekten sorumlu.

Her iki rolün adaylarına önerim, öncelikle UX okuryazarlıklarını alandaki farklı dikeylerin sorumluluklarını, onlarla işbirliği yapabilecek seviyede öğrenerek geliştirmeleri. Bununla birlikte, ürün yaşam döngüsüne hakim olmaları; kalitatif ve kantitatif kullanıcı verilerinden hareketle ve diğer tasarım rolleri kadar, yazılım, ürün yönetimi, müşteri deneyimi ve kalite kontrol gibi çeşitli disiplinlerle pek çok bağlamda işbirliği yapmak üzere metodik düşünme, strateji geliştirme ve çevik karar alma & aldırma kabiliyetlerini güçlendirmeleri. Bunlar, bütüncül bir bakış açısıyla, büyük resmi görerek çözüm tasarlayabilmek için oldukça önemli.

5-Son olarak, SHERPA’da çalışmanın nasıl bir deneyim olduğunu 3 kelimeyle anlatır mısın?

Öğreniyoruz, deneyimliyoruz, paylaşıyoruz. #oldhabitsneverdie 😂

1 Temmuz 2022, SHERPA 4.0

Mark Twain zamanında “Sana kısa bir mektup yazacak kadar zamanım yoktu, o yüzden uzun bir mektup yazdım.” diyerek, özlü bir şekilde yazmanın ne kadar zor olduğunu vurgulamıştı. Benim, bu yazıyı yazabilecek 9 yılım vardı. Şimdi ustaya saygı gösterme zamanı… 

AÇEV, Akrep, Alarko Carrier, Anadolu Hayat Emeklilik, ARÇELİK, Atölye, ATP Zenia, Borusan Holding, Brisa, Carnap.ai, CarrefourSA, Çelik Motor, Çetaş Otomotiv, Corendon Airlines, Decathlon, Denebunu, Domino’s, Eczacıbaşı, Elektronet, Estee Lauder, Eureko Sigorta, Fazla Gıda, Gain Media, Garanti Ödeme Sistemleri, Gedik Yatırım, GROUP M, Hackquarters, Hayat Varlık, HBR Türkiye, Hepsiburada, Hepsipay, Hippo, HIS Global, IATA, İş Bankası, Kale, Koç Holding, Koç Sistem, Kom Mayo, Kworks, Mastercard Advisors, Migros, N11, Newport Shipping, Optimum, Protranslate, Samsung Türkiye, Socrates Dergi ve Dijital Yayıncılık Sanayi, TANI, Tatilde Kirala, TEB, TELESURE, Teracity Yazılım, THY, VNGRS, Webrazzi, ZER… 

Bu metni üretmek için klavye başına geçip geride bıraktıklarımıza odaklandığımda, sadece son 5 yılda, “Daha etkili bir kullanıcı deneyimi tasarımı yaratabilmek” adına hizmet verdiğimiz yukarıdaki kurumları sıralayıp, birlikte çalışma fırsatı bulduğumuz değerli profesyonelleri zihnimden geçirdiğimde, her bir adımımızı “elimizden gelenin en iyisini sunma” niyetinden 1 cm bile uzaklaşmadan attığımızı görüyorum. Hatta, bu yolda birlikte yürüme şansına sahip olduğum 50’nin üzerindeki yol arkadaşımın, SHERPA’nın başarısı adına, nasıl da kendilerini bile 2. plana koyduklarını, yaşanmış tüm örnekleriyle tekrar tekrar hatırlıyorum. Çizdiğimiz her bir piksel, attığımız her bir mesaj, daha iyisini bulabilmek için uykusuz kaldığımız her bir saatle gurur duyuyorum. 1 Mayıs 2013’e geri dönmek durumunda kalsam, 1 saniye bile düşünmeden, hiçbir maddi güvencemin olmadığı o günlerde dile getirdiğim “Türkiye’nin en iyi deneyim tasarım stüdyosunu kurmaya var mısınız?” cümlesini yine, yeniden ve aynı inançla kurabileceğime yürekten inanıyorum. Buna, kim, nasıl bir tanımlama yapar, bilmiyorum. Ben, “biz neyi amaçladıysak, onu  başardık.” demekle yetiniyorum. 

Durmuyoruz!
Bugün, SHERPA 4.0 adını verdiğimiz sürümümüzü yayına alıyoruz.
SHERPA deyimiyle PO’larımıza (Project Owner) SHERPA kültürüne layık bir şekilde veda ediyor ve 1 Ocak 2022’de, yarının dünyasını inşa etmek gibi müthiş iddialı bir hedefle yola koyulduğumuz Paribu’daki dostlarımızla, bilinmeyenlerle dolu, daha önce hiç açılmadığımız kadar engin denizlere açılarak ilk gün olduğu gibi en iyi bildiğimiz işe, insan sistem etkileşimini tasarlamaya devam ediyoruz. 

Evet, hedefimiz şimdi daha da büyüdü. Uluslararası arenada Paribu’nun mevcut ve yeni servislerini Paribu Teknoloji Ekibi’ndeki takım arkadaşlarımızla birlikte inşa etmeden, ilk adımda 10, sonrasında 100 milyona varmasını hedeflediğimiz çok kültürlü ve çok istekli, devasa bir kullanıcı grubuna, en etkili insan-sistem etkileşimlerini tasarlamadan, gerçekleştirilen işlemlerde saniyelerin bile önemli olduğu bu yeni dünyada, Paribu’nun ve SHERPA’nın adını gururla anılır hale getirmeden, ya da kısacası kullanıcı deneyimi tasarımı adına yapılması gereken ne varsa yapmadan, “bizden artık bu kadar!” demeye hiç niyetimiz yok. 
Rehberlik etmek ve ilham vermek için…

Paribu ve SHERPA güçlerini birleştirdi

Türkiye’nin lider kripto para işlem platformu Paribu, dijital ürün ve servislerin kullanıcı deneyimi stratejilerinin yaratımı ve tasarımı konularında Türkiye’nin en yetkin kurumlarından olan SHERPA’yı bünyesine kattı. 

“Yarının dünyası bu” mottosuyla ve 5 milyonu aşkın kullanıcısıyla faaliyetlerini sürdüren teknoloji şirketi Paribu, pazarlama ve dijital iletişim sektöründe önemli bir yeri olan deneyim tasarımı stüdyosu SHERPA’yı bünyesine kattı. DAM Bilgi Teknolojileri A.Ş. çatısı altında faaliyet gösteren, “rehberlik etmek ve ilham vermek” misyonuyla önce Türkiye’de sonra da tüm dünyada dijital ürünler ve servisler için kullanıcı deneyimi tasarımı hizmetleri sunan SHERPA, 2020 yılından bu yana Paribu’nun iş ortağı pozisyonundaydı. Paribu’nun bir sonraki nesil web ve mobil uygulamasının kullanıcı deneyimleri üzerine çalışmalar yürüten SHERPA, 2022 Ocak ayından itibaren Paribu bünyesinde faaliyetlerini sürdürmeye başlayacak. 

“Kullanıcı deneyimine önem veriyoruz”

Paribu’nun yakında çok sayıda yeni projeye imza atacağına ve bu projelerde kusursuz müşteri deneyimine ulaşmayı hedeflediğine değinen Paribu CEO’su Yasin Oral, bu bakış açısıyla stratejik bir hamle olarak SHERPA’yı Paribu bünyesine kattıklarını açıkladı. 

Oral, bu hamlenin aynı zamanda Paribu’nun globalleşme yönünde attığı adımlardan biri olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye pazarında gösterdiğimiz performans bizi global ölçekte de dikkat çeken bir duruma getirdi. Yerel pazardaki başarımızı global ölçeğe taşımak için çalışmalarımızı son hızıyla sürdürüyoruz. Globalleşme yolculuğumuzda her zaman odağımız pratik ve güvenilir olanı kullanıcılarımızla buluşturmak. Bu anlayış doğrultusunda kullanıcı deneyimine verdiğimiz önem, SHERPA’nın iştirakimiz olmasıyla farklı bir boyuta ulaşıyor. Alanında Türkiye’nin en yetkin kurumu olan SHERPA ile kullanıcılarımızın neyi, nasıl istediğini daha iyi analiz edecek, Paribu olarak büyümeye hız kesmeden devam edeceğiz.”

“Yarının dünyasını birlikte inşa edeceğiz”

Türkiye blokzincir ekosisteminde görülen en önemli birlikteliğin içinde olmaktan gurur duyduğunu dile getiren Yakup Bayrak, SHERPA’nın Paribu’ya katılması süreciyle ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Son 3 yıldır, her geçen gün biraz daha büyüyen bir hacimle hizmet verdiğimiz proje sahibimiz Paribu, SHERPA’ya ‘yarının dünyasını birlikte inşa edelim’ teklifinde bulundu. Ortak kültürel değerlere sahip olduğumuz, alanında lider fintech kurumuyla birleşecek olmak, ülkemizde deneyim tasarımına verilen önemin çok güçlü bir göstergesi. Biz de SHERPA olarak özümüzü koruyarak Paribu ile yolumuza devam etmekten gurur duyacağımızı söyledik. Bu birliktelikle sadece finansal teknolojiler ekseninde değil, her yönüyle daha iyi bir yarın için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.”

Dünyadan önemli örnekler

Dünyada özellikle son dönemlerde ürün ve servis deneyimine odaklı tasarım hizmetleri üreten stüdyoların başka şirketlere katılması örnekleri çoğalıyor. 2013 yılında dünyaca ünlü danışmanlık grubu Accenture, ürün ve servis deneyim tasarım stüdyosu Fjord’ü satın aldı. 2014 yılında Capital One, bir süredir birlikte çalıştığı ürün ve servis deneyimi tasarımı alanında dünyaca ünlü Adaptive Path’i bünyesine kattı. 2015 yılında McKinsey & Company, tasarım stüdyosu olarak hizmet veren Lunar ile stratejik iş ortaklığı kurduğunu açıkladı. 2016 yılında Japonya’nın en büyük reklam ajansı grubu Hakuhodo DY Holdings çatısı altındaki Kyuu konsorsiyumu, ünlü tasarım stüdyosu IDEO’nun hisselerini satın aldı. 2017 yılında bulut tabanlı ERP yazılımları geliştiren ServiceNow, deneyim tasarım süreçlerinde başarısıyla adından söz ettiren Digital Telepathy’i satın aldı. Son olarak, bu yıl finansal hizmetler şirketi Stripe, ödüllü dijital tasarım ve geliştirme ajansı Rally Interactive’i bünyesine kattı.

Paribu hakkında

2017 yılında kullanıma açılan Paribu, kullanıcılarına hızlı, kolay ve güvenli kripto para işlem hizmeti sunuyor. 5 milyonu aşkın kullanıcısı bulunan platformda 7/24 kesintisiz kripto para işlemi ve TL yatırma çekme işlemi yapılabiliyor. Paribu, 7/24 hizmet veren Destek Birimi’yle kripto para işlemlerini kolaylaştırıyor. Paribu hakkında daha fazla bilgi için www.paribu.com adresini kullanabilirsiniz.